Welcome to my blog, hope you enjoy reading
RSS

25 Temmuz 2010 Pazar

55. gün

55 Gün dayanabildi bedeni. 25 Temmuz'da bir daha hiç açmamak için kapadı o güzel, yeşil gözlerini. Rahat uyu, huzurlu uyu, gittiğin yerde. Ben hiç unutmayacağım geçirdiğimiz güzel günleri.Yakamoz sitesinde, çatı da yakamoz'a, yıldızlara karşı, Yelda, sen, ben, Yeşim ablam gizli gizli içip güzel sohbetleri...

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Klimalar hala yapılmadı. Dayanılacak gibi değil...

20 Temmuz 2010 Salı

Armut reçeli

Koştur, koştur, koştur... her işim bu ara koştur. Hafta sonu annem de kaldım. Perşembe günü hastahaneye yatıyor. Cuma'da ameliyatı var. Bir telaş ki sormayın. Annem hem korkuyor, hem de kısa bir sürede olsa herşeye yetişemeyeceğine üzülüyor. Bütün evi temizletti bize, hemde ne temizlik. Şanslı insan Cancan Ankara'da olduğundan yırttı yine. Halam biraz daha iyi, ama hala yoğun bakımda. Canım kocamın işleri de pek bir yoğun, çok mesai kalıyor ve biz görüşemiyoruz. Neredeyse Temmuz bitti biz daha tatil planı bile yapamadık. Bu kadar işimin arasında birde 3 çeşit reçel yaptım. Armut, çilek, vişne... Armut reçelini göz kararı yaptım, ama çok güzel oldu :)

Ce'nin aldığı 1 kilodan biraz fazla, tadı salatık gibi olan armutları rendeledim.(ilmer'den öğrendiğim ) 1 kase meyve, 1 kase şeker mantığıyla,(ben tam bir kase koymadım , biraz daha az)ve 20 dakika kadar kaynattım.Bir çay kaşığı tarcın ve yarım limon suyunu ekledim. Bir taşımda öyle kaynatıp, ocaktan aldım. Kavanozlara doldurup soğumaya bıraktım. Servis ederken üzerine ceviz attığınızda süper bir lezzet oluyor. Ce bayıla bayıla yiyor :)

12 Temmuz 2010 Pazartesi

eeeeeeeeeeeeyyyttt!!!!!!

Acayip pozitifim bugün. Sanki enerji fırlıyor içimden. Boşa gitmesin pozitif enerjim. Hayatımızdaki tüm ne negatiflikleri yok etsin! Savaş açtım bugün tüm negatiflere.... :)))

Hayattan ve tavada mücver

Bir fırsat bulupta yazamadım. O kadar çok şey birikti ki içimde, nereden başlayacağımın bocalamasındayım şimdide. Hayat nasıl da hızlı akıp gidiyor ve ben hızına yetişemiyorum. Halam 42 gündür yoğunbakımda daha ne kadar kalacağı da belli değil. Tamamen doktor hatasından kaynaklanan, vücudundaki iltihabı bir türlü temizleyemiyorlar. Bir böbrek taşı kırılması nelere yol açtı. Kırılmaması gereken bir böbrek taşını kırıp, kırmak içinde bayağı bir uğraşıp organlara zarar veren O doktoru kutlamak istiyorum. Hukuk mücadelesi başlatılıyor. Neye yarar ki? Bizde sıkıntılar geldimi üst üste gelir. Annem de 24 Temmuz'da boynundan ameliyat oluyor. Yani bu ara hastahanelerden pek çıkamıyoruz... Şirkette de işler çok yoğun. Yeni bir marka yaratıyoruz.ayyyyy... nasıl bir kargaşa var anlatamam. böyle işte. Hafta sonu rahatlamak için mutfağa girdim. Yemek yapmak bana huzur veriyor. Tavada zeytin yağlı mücver yaptım. Çok güzel oldu...
Tavada Mücver;
3 orta boy kabak
2 yumurta
1 su bardağı rendelenmiş kaşar
2-3 adet taze soğan (ben kuru soğan kullandım)
yarım demete yakın dereotu
tuz, karabiber, pul biber, kuru nane
göz kararı un ( boza kıvamında )
zeytin yağı
Kabakları, ve kaşarı rendeleyip,maydonuzu ince ince kıyıyoruz. Soğanı, yumurtayı, tuz ve baharatları ekledikten sonra bir kaşık yardımıyla karıştırıyoruz. En son da unu, karışım boza kıvamına gelinceye kadar ekliyoruz. Kızgın Tefal yapışmaz yüzey ızgara tavaya, zeytin yağını ekleyip, kaşıkla karışımdan döküyoruz. Umarım tarifi verme konusunda başarılı olmuşumdur :)) Afiyet olsun...

2 Temmuz 2010 Cuma

Ayşe Kulin "Bir gün"




Ayşe Kulin'i çok sevmeme rağmen, bu romanı pek sarmadı beni. Çok hassas bir konuya değinmiş olduğundan fazla yorum yapmak istemiyorum.