Welcome to my blog, hope you enjoy reading
RSS

20 Mayıs 2010 Perşembe

Hayaaaaat... Beni neden yoruyosun?

Aklım karma karışık. İç dünyam bu kadar yoğunken, dışarıda da hayat aynı yoğunlukta devam ediyor. Güçlü durmaya, belli etmemeye, hayatın akışına ayak uydurmaya çalışıyorum ama uyduramıyorum. Kaç kez açtım bu hafta blog'u ama yazmak gelmedi içimden. Aklım bu kadar sesliyken, ne yazacağımı bilemiyorum. Düşüncelerimi mi? Yaşadığım, aslında güzel olan şeyleri mi yazmalıyım? Güzel olsada ben mutlu olamıyorum ki. Sanki bir tiyatro sahnesinde rolümü gerçekleştiriyorum. Oyun bitip perde kapanınca iç ses FM sesi yükseliyor. Çok az kaldı bitecek artık biliyorum. Çok kısa süre sonra Zeynep'in dediği gibi radyo frekansım değişecek ve ben değişeceğim.

Neyse ruh halimi bırakıp birazda hayattan bahsedelim. Geçtiğimiz haftasonu üniversiteden arkadaşlarım geldi. Evim cıvıl cıvıldı. Uzun zamandır da görüşmemişliğin heyecanıyla, kahkalar eksik olmadı. Dün de 19 mayıs nedeniyle çalışmadık. Bende annem ve Cancan'la ver elini Bospa... Önce çarşıda buluştuk Cancan'ın veda gecesi elbisesinde sorun vadı onu değiştirdik. Sonrada namı değer Bospa'ya (Bostanlı pazarı). O ne kalabalıktı anlatamam. Oldum olası severim ben çarşı pazarı. kalabalıkta olsa boşta olsa rahatlatır beni. Bir sürü düşüncem dağılır gider aklımdan. Dalarım renk çümbüşüne...


Hiç yorum yok: